Yapılan ciddi planlama ve spor teşkilatımızın sağladığı önemli destek sayesinde bugün Türk Okçuluğu ülkemizi yurtdışında en iyi şekilde temsil etmenin gururunu duymakta. Dünyanın hemen her köşesinde yarışan okçularımız, özellikle son 14 yıl içinde aldıkları başarılı sonuçlar sayesinde, var olan olanaklarla çok iyi şeyler yapılabileceğini kanıtladılar.
Okçuluk


Okçuluk, her spor dalında olduğu gibi öncelikle kişinin sağlığını, bedenini olumlu etkiler. Buna bağlı olarak kişinin yaşam standardı ve yaşam planı değişir, kendine güveni artar, konsantrasyonu gelişir ve sosyal çevresindeki pozisyonu olumlu yönde değişir.
Okçuluk beden terbiyesi veren bir spordur. Okçuluk sporunu yapan her insan kendi vücuduna hakim olmayı ve nasıl kullanması gerektiğini iyi öğrenir.
Okçuluk sporu her yaşta insan tarafından rahatlıkla yapılabilir. Stresle baş etmemize yardımcı olur ve eğlencelidir.
Adaptasyon ve motivasyonu güçlendirir. Dikkatli ve duyarlı olmayı sağlar.
Zorlukları yenmeyi öğretir.
Doğru nefes almayı sağlar; doğru nefes alırken daha fazla oksijenin beyne akın etmesiyle beynin verimli çalışmasına sebep olur.
Okçuluk, dikkat ve konsantrasyon gelişimine katkıda bulunur.
Eklem ve tendonların, omuz, sırt ve bacak kaslarının kuvvetlenmesini sağlar.
Osteoporozun ve Skolyoz (omurga eğriliği) ’un tedavisinde önemli bir rol oynar.
Bağışıklık sistemini kuvvetlendirir.
Okçuluk. Kökeni insanoğlunun avcılık günlerine dayanan, oku bir yay aracılığıyla hedefe göndermeyi amaçlayan spor dalı. Okçuluk ilk kez 1904 Yaz Olimpiyatları’nda olimpik programa alınmış, 1972’den beri aralıksız olarak programlarda yer almaktadır.
Gerçek bir ata sporu olarak tarihimiz içinde yer alan, tüm dünya ülkelerinin ciddi araştırmalar yaptıkları Türk Okçuluğu, son 5 yılda hızlı bir sportif kalkınma modeli sergileyerek, bu yönü ile bir örnek oluşturdu.

Osmanlı Ordusu içinde özel bir yere sahip kılınan okçuluk adeta bir sanat kolu olarak kabul edildi ve Fatih Sultan Mehmet’ten itibaren tüm padişahlar okçuluk sporu ile bizzat meşgul oldular. Fatih Sultan Mehmet’in 1453 yılında İstanbul’u fethinin hemen ardından kurulan Ok Meydanı, ok talim yeri olarak bu sanat koluna ayrıldı. Zaferden zafere koşarak Osmanlı İmparatorluğu’nu ayakta tutan, orduların Viyana kapılarına kadar dayanmasını sağlayan savaş gücünü Türk akıncılarının okçuluktaki maharetine bağlayabiliriz.

Okçuluğu her yaştan insan rahatça yapabilir. Bu konuda herhangi bir yaş sınırlaması bulunmuyor. Sadece lisanslı sporcu olabilmek için Okçuluk Federasyonunun koyduğu kurallarda 9 yaş ve üstü olması gerekiyor. Performans sporculuğu için okçuluk yaşı 9-30 yaş arası idealdir.